Cheesecake denilince aklımıza ilk gelen "amann yaaa çok uzun iş " cümlesidir, oysa; bu tarif kısalığı yanında zahmetsiz de...Yeter ki Labneniz olsun ;)(;
1955 yılında Kaliforniya Oceanside’da doğan Thomas Keller, Amerikan tarihinde Fransız pişirme sanatında devrim yaratan bir isim olarak kabul edilmektedir. 1996 yılında en iyi Amerikan şef ödülünü kazanan Keller daha birçok ödülün de sahibi.
İspanyol şef Ferran Adria, gıda gastronomi dünyasına getirdiği yeni fikirler ve El Bulli adlı retoranı ile popüler bir isim olmuştur. 1962 yılında İspanya’nın Katalonya bölgesinde doğmuştur. Çeşitli restoranlarda çalışan Adria, işe ilk bulaşıkçı olarak başlamış, sonraları aşçılığa kadar çıkmıştır. El Bulli 2002 yılından bu güne 5 kez dünyanın en iyi restoranı seçilmiş, Ferran Adria ise dünyanın en yaratıcı şeflerinden biri olarak gösterilmiştir.
1956 yılında New York’ta dünyaya gelen Anthony Bourdain, Fransa’da ailesi ile tatildeyken yemek pişirmeye olan aşkını keşfetmiş, üniversiteyi bitirdikten sonra Amerika Culinary İnstitute’a girmiş. 1988 yılında aşçı olmaya kesin olarak karar veren Bourdain, çeşitli restoranlarda çalıştıktan sonra bistro Brasserie Les Halles’de executive şef oldu. Günümüzün en önemli şeflerinden biri olarak nadir yemek kültürlerini araştırmaya devam etmektedir.
O sadece 32 yaşında dünyaca tanınan ikonik bir şef olmayı başaran bir isimdir. 1912 yılında Kaliforniya Pasedena’da dünya gelmiştir. Eşinin işi nedniyle 1948 yılında Paris’e yerleşen Julia Child, Eşi Fransa’nın ünlü yemek okulu Le Cordon Bleu’ya gitmesi için onu destekledi. 1961 yılında Amerika’ya döndükten sonra Fransız Yemek Sanatı ile ilgili kitabını yayınladı ve Amerika’da Fransız mutfağının yerleşmesi ve tanınmasında en etkili isim oldu.
1959 yılında Illinois Winnetka’da dünyaya geldi. Siyaset bilimi mezunu olduktan sonra Avrupa’da 40’tan fazla restoranda çalıştı. Üniveristeyi bitirdiğinde aklında şef olmak gibi bir fikri bulunmayan Trotter, Amerika’ya döndükten sonra kendi restoranını açmaya karar verdi. İsviçre Lozan’da bulunan Fredy GIRARDET restoranının kalitesinden esinlenerek, Amerikan restoran deneyimini yenileştirme vizyonuyla dünyanın en etkili şeflerinden biri olarak çalışmalarına devam etmektedir.
Televizyonda yüzünü görmeye alıştığımız ve artık evimizden birisi gibi hissettiğimiz İskoçya doğumlu Gordon James Ramsay’in sahip olduğu restoranlar toplamda 14 adet Michelin yıldızına sahip. İlk kariyer adımını futbolcu olarak atan Ramsay, yemek dünyasına girişini “Kaza, tamamiyle bir kaza.” olarak söylüyor.
Fransız mutfağının önde gelen isimlerinden bir tanesi olan Michel Guérard, tatlılar konusunda uzmanlaştı. Sahibi olduğu Le Pot-au-Feu’ye Michelin yıldızı kazandıran Guérard; Onur Nişanı, Sanat ve Edebiyat Nişanı gibi 4 adet büyük onur ile ödüllendirildi.
İsviçreli Daniel Humm, 3 Michelin yıldızlı Eleven Madison Park’ın sahibi ve dünyaca ünlü bir şef. Şimdiye kadar 10 adet ödül kazanmış ve Amerika’nın en bilinen aşçılarından bir tanesi olmayı başarmış Humm, yaptığı renkli yemekler ile kendi kişiliğini yansıtmaktadır.
Yeni Bask mutfağının en iyi ismi olarak adlandırılan İspanyol Juan Mari Arzak mutfağını; avangart, imza, araştırma mutfağı olarak adlandırıyor. Çocukluğunun büyük bir bölümünü büyükbabasının restoranında geçiren Arzak, Evrensel Bask ve 3 Michelin yıldızının sahibi.
Küçük porsiyon yemek konseptini Amerika ile tanıştıran şef olarak da bilinen İspanyol Amerikan José Andrés; 8 ödül, 11 restoranın sahibi. Harvard Üniversitesi’nde Ferran Adrià ile mutfak fiziği dersi veren Andres, modern ve geleneksel İspanyol mutfağının öncülerinden.
28 ödülü ile dünyanın en iyi şefleri arasına giren Amerikalı Grant Achatz, moleküler gastronominin önemli isimlerinden bir tanesi. 2003 yılında “Yükselen yıldız” olarak ödüllendirilen ve kansere yakalanmasına rağmen kurtulan Achatz, kariyerini restoran şefi olarak sürdürüyor.